ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > Sanayi sektörünün içerisinde bulunduğu sıkıntı ve çaresizliklerin araştırılması için Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz grup önerisinin lehinde konuşması
24.04.2010
Sanayi sektörünün içerisinde bulunduğu sıkıntı ve çaresizliklerin araştırılması için Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz grup önerisinin lehinde konuşması

YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sanayi sektörünün içerisinde bulunduğu sıkıntı ve çaresizliklerin araştırılması için Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sözlerime dün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı buruk bir şekilde kutladığımızı ifade ederek başlamak istiyorum. Bölücü emellerin artık gizlenmediği, açıktan açığa kalkışma hareketlerini andıran olayların yaşandığı, millî bayramımızda bile terör örgütünün sözde marşının çalınmasına izin verildiği çok tarihî ve her bakımdan ibret verici bir musibet dönemini hep birlikte yaşıyoruz. Bir taraftan, hain terör polislerimizi, Mehmetçiklerimizi, güvenlik görevlilerimizi ve masum vatandaşlarımızı katlederken, diğer yandan, ne acıdır ki, bu alana gizliden ya da açıktan daha fazla özgürlük verilmesi çabaları olanca hızıyla ve büyük bir gaflet anlayışıyla devam etmektedir. Vatanımızın ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için fedakârca görev yapan ve önceki günlerde bölücü hainlerce şehit edilen polis ve askerlerimize buradan bir kez daha yüce Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün hepinizin malumu olduğu üzere, toplum ve millet olarak çok zor ve sıkıntılı bir dönemden geçmekteyiz. Ne yazık ki, sekiz yıla yakın bir zamandır tek başına ülkemizi yöneten AKP İktidarı, bugün hem ekonomik hem üretim hem istihdam hem huzur hem de güvenlik konularında milletimizi çok sıkıntılı ve vahim bir tablo ile karşı karşıya bırakmıştır.

Bir yandan millî birliğimizin, kimliğimizin, üniter yapımızın, devlet olma geleneklerimizin ve bin yıllık kardeşliğimizin gaflet ötesi bir anlayışla sorgulanarak zedelendiği bir felaket dönemini yaşarken, diğer yandan yokluk, yoksulluk, açlık, sefalet ve bölücü terör döneminin de ne yazık ki, en yüksek ve en pik yaptığı bir dönemi hep birlikte yaşamaktayız.

Bugün AKP yönetimindeki Türkiye'de insanlarımız gerçekten de mutlu değildir. Vatandaşlarımızın büyük bir kesimi yokluk ve açlıkla boğuşmakta ve geleceğinden endişe duymaktadır. Toplumumuzun hemen bütün kesimleri çaresiz, huzursuz, umutsuz bir şekilde baş başa bırakıldığı sorunlarla boğuşmaktadır. İşçimiz, memurumuz, esnaf ve çiftçimiz bugün âdeta fildişi kulelerden kendisini yönetenlerin insafına terk edilmiş bir vaziyette, çaresizlik batağında suni teneffüslerle bitkisel hayatını uzatmaya çalışmaktadırlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısacası toplumumuzun hemen her kesimi bugün hayatından memnun değildir ve geleceğinden de umudunu kesmiş bir vaziyettedir. Ancak bugün grup önerimize de konu olan ve ülkemizin gelişmesine, istihdamına, üretimine, ham madde ve öz kaynaklarımızın değerlendirilmesine ve geleceğin Türkiye'sine çok önemli katkılar sağlayan en temel sektörlerimizden birisi olan sanayi sektörümüzün durumu da maalesef çok vahim ve sıkıntılıdır.

2002 yılında iktidara gelen AKP, daha o zamanlarda hayal tüccarlığını sanayicilerimiz için de kullanmaktan kaçınmamış, bin bir vaatle sanayicilerimizin iyi niyetlerini ve umutlarını sömürmekten çekinmemiştir ve her zaman olduğu gibi âdeta zeytinyağı gibi üste çıkmayı da sürdürmüş, var olan sorunların tek müsebbibi olarak bazen sanayici işverenleri acımasızca suçlamayı tercih etmiş, bazen de kendi üzerindeki sorumluluğu yine sanayicilerimizin üzerine atmayı yeğlemiştir.

Değerli arkadaşlar, bu ve benzeri bir politikanın artık devam şansı kalmamıştır. Sanayi asla ihmal edilmemesi gereken, bir ülkenin en önemli kalkınma ölçütlerinden birisi olan bir alandır. Tarımdan ticarete, ulaşımdan madenciliğe, tekstilden hemen her alana hitap eden sanayi sürdürülebilir rekabetin de belirleyicisi konumundadır.

İşte böylesine önemli bir alanın son yıllarda ihmal edilmesi yaşanan sorunları da beraberinde getirmiştir. Tablo maalesef hiç iç açıcı değildir ve çok eski yıllara gitmeye de gerek yoktur. Merkez Bankası verilerine göre imalat sanayisi kapasite kullanım oranı 2007'den itibaren aylık olarak düşmüş ve 2007 Mart ayında yüzde 78'den 2010 Mart ayında yüzde 68'e gerilemiştir.

Dolayısıyla bugün sanayi kolunda faaliyet gösteren işletmeler büyük bir kriz ile baş başadır ve sanayici artık elektrik borcunu dahi ödeyemez bir durumdadır. Tatil günlerinde ve hafta sonlarında indirimli elektrik isteyen sanayiciye seçim arifesinde verilen sözler unutulmuş, sanayicimiz aldatılmış ve hüsrana uğratılmıştır. Diğer taraftan, vergisini, işçisinin sigorta primini ödeyemez hâle gelmiş ve birçoğunun sermayesi de maalesef tükenmiştir ve ne yazık ki birçoğu yabancılara satılmış olan bankalarda kredi batağına düşmüş, tefecinin insafına terk edilmiş ve fabrikasını haciz yoluyla kaybetmiştir.

Değerli arkadaşlar, bugün kabul etmek gerekir ki içinde bulunduğumuz ağır ekonomik kriz sürecinde ülkemizin en önemli sektörlerinden olan sanayideki üretim maliyetinin azaltılması büyük bir önem arz etmektedir. Hemen hemen her gün işletmelerin kapısına kilit vurmak zorunda kalındığı, dolayısıyla işsizliğin çığ gibi arttığı bir süreçte bu önem kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bugün Ağrı'dan Adana ve Edirne'ye, Sinop'tan Mersin'e kadar bütün organize sanayi bölgelerinde enerji tüketimi, geçtiğimiz yıllara nazaran özellikle de son aylarda oldukça düşmüştür. Sanayicilerimiz üretimin üzerindeki maliyetleri azaltmak için büyük bir arayış içerisine girmişlerdir ve örneğin bu arayışlardan birisi de -az önce ifade etmeye çalıştığım gibi- hafta sonu ve resmî tatil günlerinde kullanılan enerji fiyatlarının gece tarifesinden işlem görmesine yönelik olanıdır.

Sayın Başbakan, ekonomik krizin etkilerinin azaltılması, üretime destek olunması amacıyla, bu arayışa paralel olarak sanayicilerimize, 13 Mart 2009 tarihinde Eskişehir'de yaptığı bir konuşmada "Bu yıla mahsus olmak üzere sanayide uygulanan indirimli gece tarifesini hafta sonları ve diğer tatil günlerini kapsayacak şekilde genişletiyoruz." demek suretiyle bir söz vermiş idi. Enerjinin, tatil günleri olan dönemlerde daha verimli kullanılması anlamına da geleceği için uzun zamandır beklenen Başbakanın bu sözü isabetli bulunmuş, çözüm temelinde geçici de olsa sanayicilerimizin beklentileriyle örtüşmüş idi ve onun içindir ki Sayın Başbakanın bu sözü sanayicilerimiz tarafından iyimserlikle karşılanmıştı. Ancak, aradan bir yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen bu konuda somut bir adım atılmamıştır ve Başbakan verdiği sözü unutmuştur ama bunun bir önemi yoktur değerli arkadaşlar çünkü asıp kesen bir Başbakana artık sanayicilerin söyleyeceği fazla bir söz de kalmamıştır. Belki de Sayın Başbakan asıp kesmeyi bırakıp o sözünü tutsaydı, bugün, birçok insan işinden ve ekmeğinden olmayacaktı. Şimdi, sadece sanayiciler değil sokağa atılmaktan korkan çalışan vatandaşlarımız ve işine geri dönmeyi umut eden insanlarımız, 13 Mart 2009 tarihinde verilen sözün seçim sözü olarak söylenmemiş olmasını umut ediyor ve hâlen de umutsuzca ama sabırla bekliyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu hususlar çerçevesinde Sayın Başbakana ve Hükûmete sormak istiyorum: Mahallî seçimlere on altı gün kala Başbakan olarak ifade ettiğiniz söz unutulmuş mudur? Şayet unutulmadıysa şimdiye kadar neden somut bir adım atılmamıştır? 13 Mart 2009 tarihinde ülkenin Başbakanı tarafından sanayicilere verilen indirimli elektrik kullanımı sözünün yerine getirilmemesinin önünde ne gibi engeller mevcuttur? Eğer engel ya da engeller söz konusu değilse bir yılı geçen zamandaki keyfiyetin makul bir izahı var mıdır, varsa nedir?

Sayın milletvekilleri, az önce ifade ettiğim soruları kapsayan ve geçen yıl sorduğum yazılı soru önergemi Başbakan adına cevaplayan Enerji Bakanı, bakın nasıl cevap vermiş: "Enerji KİT'leri 01/07/2008 tarihinden itibaren maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasına geçmiştir. Söz konusu karar gereğince maliyet ve döviz kurlarındaki değişimler fiyatlara yansıtılmaktadır."

Değerli arkadaşlar, işte AKP Hükûmetinin anlayışı bu. Biz ne sormuşuz, ne cevap gelmiş. Dalga geçer gibi 01/07/2008 tarihindeki maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasından bahsetmektedirler. Peki, Sayın Başbakan, 13 Mart 2009 tarihinde Eskişehir'de sanayicilere indirimli elektrik sözü verirken bu fiyatlandırma mekanizmasını bilmiyor muydu?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; netice olarak böylesine vahim bir tablo karşısında ülkemizi yöneten AKP İktidarı insanlarımızın âdeta feryat edercesine seslendirdiği bu temel meseleleri çözme yerine, sözde Anayasa değişikliği yapar gibi gözükerek suni gündemlerle milletimizi aldatmaya, kendi siyasi saltanatlarını devam ettirebilmek için Türkiye'nin millî çıkarlarını ve köklü devlet geleneklerini sermaye yaparak harcamaya, toplumsal bir sözleşme hüviyetinde değiştirilmesi gereken Anayasa maddelerini imseyle uzlaşma ihtiyacı duymadan AKP grup önerisi anlayışıyla değiştirmeye, sözde demokrasi ve özgürlük maskesi altında Anayasa değişiklikleri etrafında toplum ve devletin temel kurumlarını çatıştırmaya, bu çatışma ve kutuplaşmalardan nemalanarak yeni bir mağduriyet ve masumiyet edebiyatı yaparak siyasi rant sağlamaya ve seçimlere gitmeye ne yazık ki gözü dönmüş bir şekilde kendi geleceğini de, ülke geleceğini de ateşe atarak devam etmektedir.

Sözlerime son vermeden önce, buradan bir kez daha AKP İktidarını ikaz ediyor ve ülkemizin gerçek gündemi olan işsizlik, yoksulluk, açlık, çaresizlik konularını ele alarak bir an önce vatandaşlarımızın sıkıntılarını azaltacak düzenlemeleri yapmasını tavsiye ediyor ve sanayi sektörünün yaşadığı sorunların tespiti için vermiş olduğumuz önergemizin desteklenmesi temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

,